Sureler

Göster

Bakara Sûresi 103. Ayet

وَلَوْ اَنَّهُمْ اٰمَنُوا وَاتَّقَوْا لَمَثُوبَةٌ مِنْ عِنْدِ اللّٰهِ خَيْرٌؕ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ

103- Şâyet onlar iman edip de korunmuş olsalardı, elbette Allah tarafından verilecek mükafat çok hayırlı olacaktı. Keşke bunu bilselerdi.


Onlar iman edip günahtan, şirkten, küfürden, sihirden, yasak edilen şeylerden sakınsalar Allah indinde iman ve takvâları sebebiyle aldıkları sevap bâtıldan medet beklemekten çok hayırlı olurdu, eğer bilmiş olsalardı.

İki âyetin sonunda aynı cümle tekrar ediliyor. Bilmiyorlar, bildiğini sananlar da faydasız, lüzumsuz, bâtıl bilgileri öğrenenler de bilmiyorlar. Sihirden para kazanıp, dinini imanını satanlar da bilmiyorlar. Onlardan medet umup büyü yaptıranlar, günahı parayla satın alanlar da bilmiyorlar.

Tesiri Allah’tan başkasından sananlar da bilmiyorlar. Bunun için Efendimiz (s.a.v.) ‘Ey Allahım! Hakkı hak olarak görüp ona uymayı, bâtılı bâtıl olarak görüp sakınmayı nasib eyle’ diye duâ buyurmuş. Bu ne büyük duâ! Hepimiz bu duâya ne kadar muhtacız.

Peygamberimiz (s.a.v.) tebliğci, şeytan tezyinci gönderilmiş. Her iki durumda da tesir Allah’tan. Zaten şeytan da halis mü’minleri aldatamayacağını itiraf etmiyor mu?
 

Bilâl-i Habeşî hazretleri birgün Mescid-i Nebî'de iken büyük bir neş'e içinde coşuyor, cezbeye geliyordu. Hz. Ömer bu hâlini görünce sordu:

- Yâ Bilâl bu hâlin nedir? Buranın mescid olduğunu unuttun mu?

- Benim hâlimde ne var ki? İstersen gidip hâlimi Resûlullaha arz edelim yanlışım varsa tevbe ederim ve bir daha yapmam.

Beraberce Resûlullahın huzûruna gittiler. Hz. Ömer Peygamber Efendimize (s.a.v.) durumu arz etti:

- Yâ Resûlallah, Bilâl mescidin huşûunu bozuyor. Burada neşelenip coşuyor.

Peygamber Efendimiz Bilâl'e sordu:

- Yâ Bilâl böyle neşeli olmanın sebebi nedir?

- Yâ Resûlallah! Cenâb-ı Hakk bana hidâyet nasip etti. Ben bir köleydim. Mekke'nin ileri gelenlerinden nice kimseler bu saâdete eremediler. Ebedî saâdetten mahrûm kaldılar. Onlara hidâyet nasip olmadı.

Eğer hidâyet etmek senin elinde olsaydı bu kadar akrabandan benim gibi Habeşli bir köleye nasıl sıra gelirdi? Ben neşelenmiyeyim de kim neşelensin?

- Bilâl'e dokunmayın! Sevinip neşelensin.

 

✧ Ben, zühd ve takvâ sahiplerine azap etmekten haya ederim. Kudsi Hadis

✧ Akıl, bir ağaçtır. Kökü takvâ, dalı hayâ, meyvesi verâdır. İşte bu akıl ağacının kökü, aslı olan takvâ, kulu üç hasleti edinmeye çağırır: Dinde fıkha, dünyada zühde ve Allahu Teâlâ’nın gayrisinden kesilip tamamen O’na dönmeye. Bu ağacın dalı olan hayâ, üç haslete; doğru sözlülüğe, çok iyilik yapmaya ve şüphelileri terke çağırır. Hz. Ali

✧ Kul, Allah korkusundan dolayı ürperdiğinde, kuruyan ağaç yaprakları döküldüğü gibi günahları dökülür. Tebarani


     Kalplerden çekilmiş farzedilse havfı Yezdanın
               Ne irfanın yeri kalır, ne de vicdanın M. Akif