Sureler

Göster

Âl-i İmrân Sûresi 50. Ayet

وَمُصَدِّقاً لِمَا بَيْنَ يَدَيَّ مِنَ التَّوْرٰيةِ وَلِاُحِلَّ لَكُمْ بَعْضَ الَّذٖي حُرِّمَ عَلَيْكُمْ وَجِئْتُكُمْ بِاٰيَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ فَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاَطٖيعُونِ

50- Ve benden önce gelen Tevrat’ı tasdik etmek üzere ve yasak edilenlerin bir kısmını helal kılmak üzere; size Rabbinizden bir mûcize getirmiş bulunuyorum; artık Allah (cc)’tan korkun ve bana itaat edin.

 

Peygamberler Allah'ın elçileri, seçkin kulları oldukları için aralarında asla ihtilaf olmaz. Her biri diğerini tasdik edip destekler. Asla muhalefet etmezler. Çünkü onlar Hakk'ın elçileridir. O'nun tarafından hüküm değişir. Yeni hüküm gelir. O mülkünde dilediği gibi tasarruf eder, elçilerine dilediği gibi emir verir. Ayette buyrulduğu gibi daha önce Allahın haram kıldığı hükümleri Hz. İsaya gelen İncilde helal kılmıştır. Peygamberlerin Allah'a ve peygamberlerine gönülden bağlılıkları, gelmiş ve gelecek bütün ümmetlere, liderlere, amirlere, memurlara örnektir. Şimdilerde bir mevki sahibi olan hemen birilerinin ayağını kaydırmaya, bir fikir olsa çürütmeye, bir ilerleme olsa çelme takmaya başlar. Bölünme, parçalanma, düşmanlık sonu cinayete giden nifaklar şikaklar.

Dönüp şu peygamberler zincirine bir bakalım. Asırlardır yüz yirmi dört peygamber gelmiş, hiçbiri biriyle çatışmaya, tartışmaya girmemiş. Çünkü gönülleri berrak, sadık, halis kimseler. Nefisleri adına hiçbir şey yapmazlar. Her şey Allah (cc) için Allahın dinini yüceltmek için, davaları tek, idealleri tek, aynı yolda sıratı müstakimde sıdk ayaklarıyla Allahın mağfiretine, cennetine, cemaline, rızasına doğru yürümüş, birbirlerinin tecrübesinden istifade etmişlerdir. Ve hepsi de samimi duygularla 'Allah!tan korkun, bana itaat edin' cümleleriyle insanları insanlığa, insafa davet etmişlerdir.

"مُصَدِّقاًَ" Tasdik edici olarak

Hz. İsa, kendisinden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı olarak peygamber kılındı. Onu nesheden bir peygamber olarak gelmedi. Tam tersine tevhid, ölümden sonra diriliş gibi dinin genel esaslarında onunla uyum içinde olan Tevrat'ı tamamlayıcı bir peygamber olarak geldi.

Tevrat’ı tasdik demek, onda bulunan her şeyin hak olduğuna inanmaktır. Hz. İsa'nın Tevrat'ta haram kılınan şeyleri helâl kılması, O'nun Tevrat'ı tasdik edişine ters düşmez. Hz. İsa'nın geleceği Tevrat'ta müjdelendiğine göre, Hz. İsa'nın gelmesi ve şeriatı, Tevrat'a ters düşmüş olmaz.

48. ayette Yüce Allah Hz. İsa'ya Tevrat'ı öğrettiğini bildirmişti. Tevrat Hz. İsa'ya, Hz. Musa'ya gelen şekliyle öğretilmiştir. Tevrat'ın bazı hükümleri, bozulmamış haliyle Hz. İsa'nın zamanına intikal etmiş; Allahu Teâlâ da bunları Hz. İsa'ya öğretmiştir. Hz. İsa'nın tasdik ettiği Tevrat budur.

Allahu Teâlâ'nın Hz. İsa'ya Tevrat'ı öğrettiği bildirildiğine göre, öğretimle bu ayetteki tasdik arasında bir ilişki vardır: Bilen kimse tasdik eder.

İnsanların bir şeyi tasdik etmeleri isteniyorsa, önce onlara öğretilmesi gerekir. Öğretimden ya da bilgiden tasdike geçilir. Bir peygamberin önceki peygamberlere gelen vahyi tasdik edebilmesi, kendisine gelen vahiyle, diğerlerine gelen vahiylerin arasındaki benzerlik ve ayrılıkları bilmesi ile sağlanır.

Size haram kılınmış olan bazı şeyleri size helâl kılmak için (geldim).

Hz. İsa onlara Hz. Musa'nın getirdiğinden daha yumuşak hükümler getirmişti.

 Yahudi âlimleri, kendi kendilerine bazı asılsız hükümler uy-durmuş ve bunları Hz. Musa'ya nispet etmişlerdi. Hz. İsa gelince, bunların asılsız olduğunu belirtip, durumu Hz. Musa zamanındaki şekline getirdi.

 Allahu Teâlâ, İsrailoğullarının işledikleri bazı günahlardan ötü-rü, onlara bir ceza olsun diye, Musa Aleyhisselam'ın şeriatında bazı şeyleri onlara haram kılmıştı. Balık, deve etleri, kuyruk yağları, iç yağı (barsaklara ve iç organlara bitişen yağlar), bütün tırnaklı hayvanların etleri gibi. Hz. İsa onlara bu yiyecekleri helal kıldı.

Size Rabb'inizden âyet (mu'cize) getirdim.

Bu ifâde tekrar edilmiştir. Çünkü insanı, eskiden beri alıştığı şeylerin tesirinden koparmak zordur. Hz. İsa'nın sözü onların kalplerine daha faydalı ve tabiatları üzerinde daha tesirli olsun diye, mucizeleri tekrar zikretmiştir.

Gelen mucizeler birden çok olduğu halde "Âyet" denilerek tekil olarak gelmesi, bu âyetlerin risalete delalet etmesi bakımından tek bir tür olmasından dolayıdır.

Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin.

Peygambere itaat etmek, Allah'tan ittikâ etmenin gereklerindendir. Gerçekten Allah'tan korktuğunuz zaman, Rabb'im adına size emrettiğim şeylerde de bana itaat etmeniz gerekir" demiştir.

Hz. İsa (as)

Hz. İsa kıldan yapılmış elbise giyerdi. Taştan yastık edinmişti; geceleri ayın ışığıyla yetinirdi. Su içtiği ve abdest aldığı toprak bir ibriği vardı. Bir gün bir adamın eliyle su içtiğini gördü. Kendi kendine:

"Ey İsa! Bu adam senden daha zahiddir" dedi. Hemen elindeki ibriği kırdı. (Veya elden çıkartıp bir fakire verdi.)

Bir gün Hz. İsa yaşlı bir kadının çadırında gölgelendi. Çok sıcak bir gündü. Yaşlı kadın çadırından çıkıp onu kovdu. İsa Aleyhisselam ayağa kalkıp gülerek çadırdan çıktı, gitti. Kavurucu sıcakta ilerlerken şöyle diyordu:

 "Ey Emetüllah (Allah'ın kadın kulu!) Beni buradan kaldıran hakikatte sen değilsin. Beni buradan ancak bana dünya nimetlerini vermeyen zat kaldırdı."

İsa Aleyhisselam semaya yükseltildiğinde mal varlığı olarak yanında, söküklerini diktiği bir iğne bulundu. Bu iğneden dolayı ilahi hikmet İsa Aleyhisselam'ın ikinci kat semaya inmesine hükmetti.

Bunda şuna işaret vardır: Salik, her masivadan ilgisini kesmeli, bütün geçitlerden ve engellerden sıyrılmalıdır. Hatta mele i a'la ile beraber yürümeli ve kaabe kavseyn ev edna makamına uçabilmelidir.

 

Belagat

 'مُصَدِّقاً Tasdik edici' hali müekkide, mübeyyine ve mütedahiledir.

 ' بَيْنَ يَدَيَّ Önümdekini' ifadesi, اَمَامَ anlamındadır. Mekan zarfı, zaman zarfı yerinde kullanılmış, istiare-i tebaiye olmuştur. Peygamberler sanki birbiri ardınca dizilmiş Hakk'ın elçileridir. Sırası gelen görevini yerine getirip ayrılmıştır. Bu aynı zamanda peygaberler silsilesini zihinde canlandıran bir tecessümdür.

 'وَلِاُحِلَّ helal kılmam için' kelimesi meful-ü lehtir.

 'Tasdik ediciyim' deyince, acaba önceki şeriatın her hükmünü aynen tasdik edecek mi, yoksa bazı hükümler değişti mi; bu yanlış anlamayı önlemek için, tekmil ve ihtiras itnabıdır.

 'بَعْضَ الَّذٖي حُرِّمَ عَلَيْكُمْ  Size haram kılınan bazı şeyleri' cümlesinde, ismi mevsul gelişi ayrıntılı haber vermek içindir. İsm-i mevsulle sılası sıfatlı kinayedir.

 'Helal kılmam için - وَلِاُحِلَّ ' fiili ile 'Haram kılınan حُرِّمَ' fiilleri arasında tibak-ı icab vardır.

 'Allah'tan korkun' emri ile 'Bana itaat edin' emirleri arasında muraatı nazır vardır. Emirler irşad, teşvik ve tehdit içindir.

 'Allah'tan korkun' emrinden önce 'Rabbiniz' ifadesi geçmişti. Muktezay-ı zahirin hilafına kelamdan zamir yerine isim gelmiş; emre itaati kuvvetlendirmek, kalbe korku bırakmak ve zihne yerleştirmek içindir.

 'Rabbiniz' isminden sonra 'Allah'tan korkun' buyrulması tecriddir.