102- Ey iman edenler! Allah’tan nasıl sakınılması gerekiyorsa öyle sakının. Müslüman olarak can verin, başka türlü ölmeyin.
Cenâb-ı Hak bizleri, masum fıtrat üzere yaratılmış enbiyanın takvası gibi takvaya davet etmekte. Çünkü onlar takva üzere yaşar, nesillerine de bunu tavsiye ederlerdi.
Ulema gerçek takvayı şöyle özetlemişlerdir: Her yönüyle Allah'a ﷻ itaat edip hiçbir isyanda bulunmamak, daima zikir üzere bulunup O'nu hiç unutmamak. Her halde şükredip hiç küfrana düşmemek suretiyle azamet-i ilahiyenin şanına layık olmaktır.
Takva, bir başka tabirle Allah yolunda hakkıyla, bütün gücüyle mücahede etmek, bu konuda kınayanların kınamasından korkmamaktır. Ana babasına, hatta kendi aleyhine de olsa adaletten, haktan ayrılmamaktır.
' حَقَّ تُقَاتِهٖ - tam hakkını vererek' tabirinde geçen 'Hak' kelimesi 'Farz' manasına da geldiğinden, gerçek takvayı elde etmeye çalışmanın farz olduğunu beyan eder. Takva ile yaşamak müslüman olarak ölmeye sebeptir. Bunun için de kalplerde ve fiillerde tevhidin yerleşmiş olması, topluca, cemiyet olarak Allah'ın ﷻ dinine yapışmak gerekir.
"Ey inananlar! Allah'a ﷻ karşı gelmekten hakkıyla sakının. Sizden istenen takva görevini, gereği gibi, tam olarak yerine getirin. Allah'a ﷻ lâyık olacak bir şekilde çalışın. Aşırı derecede takva sahibi olun. Kendisine itaat edip asi olmamak, şükredip küfre, inkâra sapmamak ve unutmamak suretiyle Allah'tan gereken şekilde korkun. Öyle ki, yapabilecek durumda olup da yapmadığınız bir şey kalmasın."
Takva; Allah'a ﷻ karşı duyulan sorumluluk bilinci ile, kitap ehlinden bir grubun dinden döndürme teşebbüslerine karşı müslümanların imanlarında sebat etmelerini temin edecektir.
Rasûlullah şöyle buyurdu: "Allah'tan gereği gibi korkmak, O'na isyan etmeden itaat etmek, unutmaksızın zikretmek, nankörlük etmeden şükretmek şeklinde olur."
İbn Abbas, bu da, bir göz açıp kırpacak kadar bir zaman dahi Allah'a ﷻ asî olmamaktır, demiştir.
Allah'tan hakkıyla korkmak; Bu hal ibadet yaparken ibadetini görmemek ve karşılığında mükâfat beklememek ve sadece «Kulluk vazifemi yerine getiriyorum.» ruhu ile ifâ etmektir.
✦ Size yasakladığım şeyden uzak durunuz. Size emrettiğim şeyi de gücünüz yettiğince yerine getiriniz. Hadis-i Şerif
Hz. Peygamber Muaz (ra)’a "Allah'ın ﷻ kulları üzerindeki hakkının ne olduğunu biliyor musun?" deyince, Muaz (ra), "Allah ve Rasulü daha iyi bilir" dedi. Bunun üzerine Peygamber "Bu, onların Allah'a ﷻ ibâdet edip Ona hiçbir şeyi ortak koşmamalarıdır" buyurdu.
Bu âyet-i kerime nazil olunca, Ashab-ı Kiram, buyruğun ağırlığını hissederek, 'Ey Allah'ın ﷻ Resûlü, buna kim güç yetirebilir?' diye sordular. Bunun üzerine Yüce Allah: "O halde gücünüzün yettiği kadar Allah'tan korkun" (Teğâbün, 16) buyruğunu indirdi.
Takvanın açıklamasına dair İslam alimleri pek çok görüş bildirmişlerdir.
İbn Abbas'a göre takva, Allah yolunda gerektiği gibi cihad etmek, kınayanların kınamasından endişe duymamak, kendisinin, çocuklarının veya babasının aleyhine de olsa hep Allah adına adalet üzere bulunup doğrulukla hareket etmektir.
Enes bin Mâlik'e göre, dili tutmak, düşünmeden, sonucunu hesaba katmadan konuşmamaktır. Bir kul, diline sahip olmadığı müddetçe gereği gibi Allah'ın ﷻ emirlerine bağlanmış sayılmaz.
Buharî'ye göre, Allah'a ﷻ itaat etmek, O'na isyan etmemek; O'nu her an anmak, hiç unutmamak; O'na şükretmek, küfretmemektir.
Takva lugatta; sakınmak, korunmak ve bir anlamda da korkmak manasına gelir. Sakınmanın, korunmanın veya korkmanın temeli ise sevgidir. İnsan, çok sevdiği dostunun olumsuz tepki göstereceği ve üzüleceği davranışlardan uzak durur. Bu çekinme, sakınma ve endişe, korkmaktan değil, sevgiden kaynaklanır. Müslümanın takvası da (sakınması, korunması ve korkması da) Allah'a ﷻ olan sevgisinden kaynaklanmaktadır.
Allah'ı seven müslüman O'na olan sevgisini zedeleyecek her tür davranıştan kendini koruyacak ve o davranışların neticesinden korkacaktır.
Takva; Allah'a ﷻ karşı sorumluluğun bilincinde olmaktır. Bir an olsun Allah'a ﷻ isyan etmemek, O'nun huzurunda saygının en güzel ölçüsüyle hareket etmektir. Bu da masum fıtrat üzere yaratılmış ulü'l azim peygamberlerin takvasıdır.
Allah’ın kıymet verdiği şeye ancak Allah’a tazim edenler hürmet gösterir. Allah’ı tanıyan onun razı olduğu şeylere yapışır. Onun emir ve yasaklarına teslim olur. Bu teslimiyeti Rabbine olan tazimden doğar. O’nu tazim ettiği zaman Allah’tan başka her şey kendisine küçük görünür. Allah’ı tanıyan ve O’na itaat edenlerin, yani bütün müminlerin hürmetini gözetir.
✧ Seni Hakk’tan başkasına çevirecek sebeplere bağlayan şey sana düşmandır. Gafletle çıkan, Hakk Teala’yı hatırlamadan aldığın her nefes sana kızgın demirlerle bir nişandır. Ebu Süleyman-ı Darani
✧ Takva ehli müminlerin Allah'tan uzun ömür istemeleri, sırf Allah’a daha çok taatte bulunmak içindir. Ebu Süleyman-ı Darani
✧ Allah korkusu olmayanı, Allah her şeyle korkutur. Feridüddin-i Attar
✧ Eğer alemde takvadan başka:
• Hayrı daha çok toplayan
• Sevabı daha büyük olan
• Ubudiyette daha yüksek
• Kemale erdirmekte daha evla
• Dilekleri daha çok birleştiren bir haslet olsaydı, Allah onu emir ve tavsiye ederdi. Çünkü Allah kullarına en merhametli, en şefkatli olan ve en çok nasihat edendir. İmam Nevevi
"Bütün benliğinizle Allah'a ﷻ ihlâsla bağlanmadıkça ölmeyin. Ölüm vaktiniz geldiğinde ancak İslâm hali üzere olun. Müslüman olarak gelin, gerisine karışmayın. Nefislerinizi Allah'a ﷻ ihlaslı ve samimi kılarak ölün."
Ayetin bu kısmında, ilk bölümdeki ideal, realiteye dökülmüştür. Müslüman olarak ölmek için, Allah'ın ﷻ ipine topluca yapışmak, tevhid üzere ictima etmek, tefrikadan sakınmak gerekmektedir.
Allahu Teala, bütün müslümanların gerektiği şekilde ittika etme, Allah'ı gerektiği şekilde sevme ve O'ndan hakkıyla korkma konusunda aynı seviyede olmadıklarını, olamayacaklarını bilmektedir. Takvada herkesin aynı seviyeyi tutturması imkan dahilinde değildir.
İşte bu yüzden ayetin sonunda, 'Gerektiği şekilde Allah'tan ittika edemeseniz bile, hiç olmazsa canınızı, Allah'a ﷻ teslim olmuş kimseler olarak verin' buyrularak, en alt seviyenin teslimiyet olduğuna ve bu seviyeye herkesin gelebileceğine işaret edilmiştir. İslâm'ın amacı, insanları takvaya eriştirmek; hedefi canlarını teslimiyet içinde vermelerini temin etmektir. Takva idealdir, ruhu teslimiyet içinde vermek ise realitedir.
Bu emir, ilk baştan itibaren, devamlı suette İslâm üzere kalmaya, bu konuda eli çabuk tutmaya, bunu korumaya teşviktir. Böylelikle bu hal üzere ölmek mümkün olabilir. Zira kerim olan; kerim adetini devam ettirir, o yaşadığı şey üzere ölür.
Ölüm onlara gelinceye kadar İslam üzerinde sebat edebilir ve bu halde ölürlerse, İslam üzere ölmek, onların ellerinde gibi olmuş olur. Yoksa "İslâm'a girmedikçe ölmeniz yasaktır" anlamında değildir. Burada kastedilen, ansızın ölüm gelmeden önce İslâm dinine uymaktan ibarettir.
Bir kimse hayatında İslamiyet’e uymakta ne kadar hassas, dikkatli ve ince davranırsa, İslam’a uymayan iş yapmamak için ne kadar gayret gösterirse ahirette sırat köprüsü ona, dünyada İslam’a uymaktaki gayreti nisbetinde geniş, ferah ve rahat olur. Yine bir kimse dünyada emirlere uymakta gayet gevşek ve geniş davranır, İslam’a tam uymak için çalışanlara ‘O kadar da inceleme’ derse ahirette sırattan geçerken sırat köprüsü o kimse için dünyada İslam’a uymaktaki gevşekliği nispetinde daralır. Ebul Abbas Seyyari
✦ Ensardan bir hastayı ziyarete gittiğinde Efendimiz hastaya selam verip sordu:
- Nasılsın?
- Hayır ileyim ya Rasulallah. Allah'tan ümit edip günahlarımdan korkuyorum.
Bunun üzerine Efendimiz şöyle buyurdu:
- Bir kulun kalbinde bu ikisi cem olursa (korku ile ümit) mutlaka Allah ona umduğunu verir, korktuğundan emin kılar.
✦ Kim Allah’tan başka bir İlâh olmadığını bilerek ölürse Cennete girer. Hadis-i Şerif
✦ Allah'a ﷻ hüsn-ü zan beslemeden kimse ölmesin. Hadis-i Şerif
✦ Kim ne halde ölürse, Allah onu o şey üzerine diriltir. Hadis-i Şerif
✧ Bu dünyada iman ve ibadet üzerinde yaşayan insan, ölüm anında da imanla gidecektir. Müslümanı olumsuz yönde etkileyecek nefis, şeytan, dünya ve öteki insanlar olmak üzere dört düşmanı vardır. Bunlara karşı sürekli bir teyakkuz halinde bulunmalıdır.
✧ Şu üç halde iken ölümün seni yakalamasından sakın: Kibir, hırs, böbürlenme. Çünkü Allah ﷻ, kibirlenen kimseyi en zelil kimseden gelen bir zillete düşürmeden, böbürlenen kimseyi aç ve susuz bırakmadan ve yemek istediği bir şeyin boğazından geçmesine mani olmadan, hırslı kimseyi idrar ve necasetiyle oynamadan bu dünyadan ayırmaz.
✧ "Allâhümme innî esdevdiuke dînî fahfazhu aleyye fî hayâtî ve ba'de vefâtî. Allahümme innî üceddidül imâne tecdîden bikavli lâ ilâhe illallah Muhammedun rasûlullah." Bu duayı sabah akşam okuyanlar son nefeslerinde imanlarını şeytanın şerrinden korumuş ve iman üzere ölmüş olurlar.
✧ İmam-ı Gazali hazretleri de son nefeste iman üzere ölmek için şu duanın sabah namazlarının sünneti ile farzı arasında okunmasını tavsiye etmiştir: "Bismillahirrahmanirrahim Yâ hayyü yâ kayyum, yâ zel celâli vel ikrâm, yâ bediassemâvâti vel ard, es'elüke en tuhyiye kalbî bi nûri ma'rifetike ebeden, yâ Allah yâ Allah yâ Allah, yâ rahmânü yâ rahim bi rahmetike yâ erhamer râhımîn."
Dünya hızla değişiyor, toplumlar teknolojinin gelişme seyrinde savruluyor. Haberleşme araçları, yerleşmiş değerlerin üzerinden buldozer gibi geçiyor. Genellikle bir kültür açık pazarı durumunda bulunan İslâm ülkeleri, bu anaforun içinde insanlarını, bugününü, geleceğini kaybediyor.
Bu anaforun içinde Müslüman kalabilmenin yolu, inancının izzetini yeniden kazanmaktır. İnanç safhasında, davranış ve müesseseleşme safhasında kendini yeniden bulmak, İslâm'a yeniden doğmaktır.
✽ 'Ey iman edenler' lafzı bu ayette tekrar zikredildi. İman vasfının güzelliğini, sorumluluğunu hatırlatmak, nidayla kendine muhatap alma gibi faydalara binaendir.
✽ ' اتَّقُوا Takva sahibi olun' iftial babındandır, bu babın anlamları ile düşünürsek;
- Mutavaat: İlahi emir ve yasaklara gönülden boyun eğin, nefisleriniz istemese de ona boyun eğdirin.
- Edinmek: Tedarik edin, takvayı oluşturacak bilgileri elde edin. 'Allah'tan ancak alimler hakkıyla korkar.'
- Müşareket: Takva üzere yaşamak adına hergün nefsi hesaba çekip onu karşınıza alın, diğer insanların da müttaki olması için çalışın.
- İstek: Takva iki cihan huzuru, sıhhati, afiyeti ve necatının kaynağı olduğunu bilip gayretle ve istekle ona sarılın.
- Göstermek: Hayata geçirip eserlerini üzerinizde gösterin.
- Gayret: Rabbinizin mağfiretine ve cennetine koşun, icabet edip bütün takatınızı bu yolda sarf edin.
- Mübalağa: Himmetinizi, takva konusunda yüce tutun. Asla gevşemeyin, ciddi, samimi, sadık müminler olun.
- Tadiyet: (Geçişlilik, sirayet) Takva sahibi olun, takva sahipleriyle beraber olun, iyi örnek teşkil edin, takvayı öncelikle ruh ve bedeninizde sonra da bütün müminler arasında yaygınlaştırın. Tebliğ edin, tebliğ edecek fertler, cemaatler yetiştirin.
✽ حَقَّ تُقَاتِهٖ meful-ü mutlak. Gerçek takvayı bütün boyutlarıyla yaşamak gönüldeki varlığının zahire, bütün hayata, hatta ölüme tesiri isteniyor.
✽ 'Sizler ancak müslüman olarak ölün' cümlesi kevn-i lahık alakasıyla mecaz-ı mürseldir. Mübalağa maksadıyla teklif-i mâ lâ yutâktır. Kasır cümlesi tahsis ve tekit ifade eder.
✽ اِلَّا cinas-ı kalptir, mefhum-u istisna ve beyan-ı tağyirdir.
✽ 'Sizler müslüman olduğunuz halde' hali mukadderedir. İsim cümlesi sübut, devam ifade eder. 'Müslüman olarak ölün, müslüman olarak haşrolun, müslüman olarak necat bulun.'
✽ Takva'nın iki kere zikredilmesi iştikak-ı sağir, reddül acez alessadridir.
✽ Takva, iman, müslümanlık arasında muraat-ı nazır vardır.