Sureler

Göster

Âl-i İmrân Sûresi 114. Ayet

يُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَيُسَارِعُونَ فِي الْخَيْرَاتِؕ وَاُولٰٓئِكَ مِنَ الصَّالِحٖينَ

114- ...Allah’a ve âhiret gününe inanırlar, iyiliği emreder, kötülükten men ederler ve hayırlara koşarlar. İşte bunlar salihlerdendir.

 

Ehli kitaptan İslam'ı seçen bahtiyarlar Efendimizin müjdesiyle iki kat ecir alıyor: Bir kendi kitaplarına, Rasullerine inanma bir de son peygambere ve Kuran'a inandıkları içindir.

Bu ayetlerde de bu mübarek insanlar salih vasfını cem eden bütün güzel ameller, hak itikat, tebliğ, hayırlarda yarış ile methediliyor. Bu özellikleri taşıyan toplumu Cenâb-ı Hak 'Ümmetün kaimetün' diye vasfediyor. Yani hakperest, sadık Allah için kıyam eden, eğrilikleri, eğrileri doğrultan, ifrat tefritten uzak, mutedil, sırat-ı müstakimin mümtaz yolcuları adil, fadıl kimseler demektir.

Bu vasıflar aynı zamanda bütün müminlerde olması gereken vasıflar olduğuna ayette tariz yapılmıştır.

'Hayırlarda yarışırlar' cümlesinde istiare-i tebaiye manasıyla hayırlıların içerisine gark olmuşcasına yoğunlaşmış ve bu yorgunlukla yarışa devam ettikleri vurgulanıyor. Bunlar yaşayışlarıyla da tebliğde bulunuyorlar, demektir.
 

Allah'a ﷻ ve ahiret gününe iman ederler.

Allahu Teala'nın burada zikrettiği vasıflar; özellikle Yahudilerde bulunmayan vasıflardır. Çünkü onlar geceleyin secdeye kapanarak, namaz kılarak Allah'ın ﷻ ayetlerini okumadıkları gibi, mü'minler gibi de iman etmemişlerdir. Onların imanları Hz. Üzeyir'i Allah'a ﷻ ortak koşan bir inançtır. Aynı zamanda onlar Allah'ın ﷻ bazı kitapları ile peygamberlerini de inkâr ederler.

Ahirete imanları da yine farklıdır. Çünkü; Yahudiler Allah'ı, vasfedilmemesi gereken niteliklerle tanıtıyorlar. Aynı şekilde Allah'ın ﷻ istediği doğrultuda emretmek ve nehyetmek konusunda da nakıstırlar, hep yalakalık yaparlar. Hayırda yarışta da müminlerden ayrılırlar. Çünkü; bu konudaki işleri hep ağırdan alırlar.

En faziletli amel, namaz; en faziletli zikir, Allah'ı zikir, en faziletli bilgi ise, mebde' ve me'âdı bilmektir. Allahu Teala’nın, "Gece saatlerinde secdeye kapanarak, Allah'ın ﷻ âyetlerini okurlar" buyruğu onların yaptıkları sâlih amellere; "Allah'a ﷻ ve âhiret gününe imân ederler" buyruğu ise, onlardaki bilgilerin faziletine işarettir.


Allah'a ﷻ iman

İnsan bu aleme, ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir. Bütün ilimlerin esası, madeni, ruhu ve nuru; Marifetullah'tır. Onun esası da; iman-ı billah'tır.

Allahu Teala Ezeli'dir. Üzerinden yokluk geçmemiştir. Evveli yoktur. Nasıl ki bir trenin vagonları birbirini çeker, tüm vagonları da en nihayetinde lokomotif çeker. 'Lokomotifi kim çekiyor?' denemez. Asker onbaşıdan, onbaşı yüzbaşıdan, yüzbaşı padişahtan emir alır. 'Padişah kimden emir alıyor?' denilemez. Tüm mahlukatı da sebepler silsilesi içinde yaratan tek bir zat vardır: Allahu Teala...

Allahu Teala Var'dır. Bir iğne, bir resim, bir heykel daima ustasını gösterir. Rabbimiz de tüm kainatı yaratandır.

Dünya lezzetleri, zevkleri, süsleri Malikimizi bilmediğimiz takdirde, cennet olsa bile cehennemdir.

Maddi aşklarda, vuslat olunca aşk biter, merak diner. Ama Allahu Teala'yı tanımamız arttıkça iştiyak artar, sevda ziyadeleşir.

Allah'ı tanıyanlar diri, onların dışındakiler ise ölü gibidir.

Onun birliğine tam inanınca hevesler, meyiller azalır. Tüm yönelişler Allah'a ﷻ doğru olur. İşimiz, planımız, programımız önce O'nun emrine yönelik olur. Başka teselliler, destekler arama ihtiyacı hissetmeyiz.

Allah'ın ﷻ birliğine inanan O'ndan başkasının önünde eğilmez. O'ndan başka kimseden beklemez, kimseden korkmaz.

İnsanı Allah yaratmadıysa, neden insan yalnızca Allah’a teslim olunca mutlu oluyor?
 

    Anladım işi, sanat Allah'ı aramakmış

    Marifet bu, gerisi yalnız çelik-çomakmış. N. Fazıl
 

Ahiret gününe iman

Ahiret günü, öldükten sonraki hayatımızın başlama anıdır. Tüm ölüler kabirde bir berzah hayatı yaşar. Bu berzahın ardından kıyamet kopar. İsrafil aleyhisselamın sura üfürmesiyle tüm insanlar ölür. Güneşin batıdan doğması, Deccalin çıkması, Dabbetü'l arz'ın çıkması gibi olaylar kıyametin alametidir.

Bu kıyamet gününden sonra Sur'a ikinci üfürüşle diriliş gerçekleşir. Bu dirilişten sonra tüm insanlar Arasat'ta toplanır. Herkese amel defteri verilir, ameller tartılır, herkes hesaba çekilir. Sırat köprüsü geçilir, ardından Cennet veya Cehennem ebedi yurt olur. Bunların birini bile inkar etmek, ahirete imanda eksikliktir.

Aklını gereği gibi kullanan insanın ahirete iman etmesi, çok kolaydır. Yeryüzü her kış ölüyor, her bahar diriliyor. Vücudumuzda binlerce hücre ölüyor. Aynı gün yine binlerce hücre yaratılıyor. Her gece uykumuzda küçük ölümü, her sabah dirilişi yaşıyoruz.

Bir matbaada bir kitap basılmış, o kitabı dağıtsalar sayfaları yanlış karışmış diye geri birleştiremezler mi? Veya marangoz Hasan Usta bu masayı yapmış, 'Bir daha yenisini yapamaz' diyebilir miyiz? Yapar, hatta çok daha kolay yapar.

Ahiret; Allahu Teala'nın er-Rahmân ve el-Adl isimlerinin tecellisidir. Çünkü bu kısa dünya hayatında öyle zulümler yapılıyor ki; cezasına bu dünya hayatı yetmez. Rahmân olan Allahu Teala kimsenin haksızlığa uğramasına müsaade etmeyecek, adil bir mahkeme-i kübra kuracaktır.

Ahirete inanan, ölümü kabullenir. Yakınlarını kaybedince isyan etmez. 'Hepimiz oraya varacağız' der, içi rahatlar. Yaşlıysa, üzüntüsü endişesi azalır. 'Dostlarıma kavuşmama az kaldı' der. Gençse, günahlardan kendini tutar, ben de öleceğim, huzura varıp hesap vereceğim, diye düşünür. Çocuksa, kaybettiği yakınının cennette, nimetler içinde zevk ettiğini düşünür, mutlu olur.

Ahirete iman eden bir saniyesini boşa harcamaz. Bilir ki bu dünya aşağı bir hayat, ahiret daha yüce bir hayattır. Bu dünyada ne kadar yükselirse, ahirette o kadar rahat edecektir. Bu yüzden çalışır, ahlâken ilerler. 'Cennette küçük bir yerimolsun, razıyım' demek iman azlığındandır. Bu dünyada hiç razı olmadığımız aşağılığa, ahirette neden razı olalım?

Ahirete inanan, 'Şehit olacağım' der, cihaddan kaçmaz. Helale harama dikkat eder. En ufak hareketten, sözden hesaba çekileceği için dikkatle yaşar. Çalmaz, çırpmaz, eziyet etmez.
 

İyiliği emreder, kötülükten nehyederler.

İbn Abbas, ehl-i kitabın marufu emretmelerine "Allah'ın ﷻ birliğini ve Hz. Muhammed'in ﷺ peygamberliğini kabul etmeyi emrederler" nehyettikleri münkere de "Allah'a ﷻ şirk koşmaktan ve Hz. Muhammed'in nübüvvetini inkâr etmekten nehyederler" manasını vermiştir.

İnsanın kemâli hem amelî hem nazarî kuvveler bakımından mükemmel olmasıdır. Kemalattaki bir ileri derece, insanların noksanlarını tamamlama hususunda gösterilen say-ü gayrettir.

✦ Beş şey var ki, kim onları yapıp gelirse, cennet ona kapanmaz. Şunlardır: Allah için, Rasûlûllah için, Allah’ın kitabı için, müslümanların halifesi için, bütün müslümanlar için nasihat. Hadis-i Şerif

Allah için nasihat nasıl olur? 
Allah’a iman edip, bütün müslümanları da bu imana dâvet etmendir.

Rasûlûllah için nasihat nasıl olur?
Rasûlûllah’ın Allah tarafından geldiğini tasdik edip, sünneti ile amel etmendir. Ayrıca insanları, o sünnetleri yapmaya dâvet edip, önder olmandır.

Allah’ın kitabı için nasihat: Onu okuyup içindeki hükümleri uygulamandır. Bir de, insanların onu okuyup, gereğini uygulamalarını temin etmendir.

Müslümanların halifeleri için nasihat: Emrettikleri şeyi yapmandır. Yasak ettiklerini yapmamandır. Yeri geldiği zaman, onlara iyiliği hatırlatman, onları kötülükten almandır. Onlara isyan etmemendir.

Müslümanlar için nasihat: Kendin için sevdiğini, onlar için de sevmendir. Kendin için kötü gördüğünü, onlar için de kötü görmendir. Bir de, aralarında barışın, sevgi bağının devamını istemendir.

✦ Hakkın zayi olduğunu görüp de susan dilsiz şeytandır. Hadis-i Şerif

✦ Bir kimse birinin kötülük işlediğini işitir de ondan men etmezse kıyamet günü sağır ve kulakları kesilmiş olarak gelir. Hadis-i Şerif

✦ Kendinden küçük olanlara şefkat et, onlara nasihat et, onları terbiye et. Bunlar edep kurallarıdır. Ahmed Rufai
 

Hayırlarda koşuşurlar.

Ölüm sebebiyle fırsatı kaçırma endişesiyle hayırlara koşarlar. Vakit geçmeden amel işlemekte ellerini çabuk tutarlar. Hiç ağırlık hissetmeden, hayırları seve seve yaparlar. İşledikleri hayırl ara, sür'atle ve herhangi bir şekilde ağırdan almaksızın yönelirler. Çünkü onlar, bu hayırların sevaplarının ne kadar çok olduğunu bilirler.

Hayırda yarış yapmak, o işe istekle girişmek demektir. Çünkü; bir işe rağbet eden ya da ona istekli olan kimse onu yerine getirmek için de hemen ara vermeden, derhal gereğini yapar. Aceleyi yavaşa tercih etmek, rağbetin kemal derecesidir. Yavaşlık ve gevşeklik imansızlığın veya iman zaafının alametidir.

Acele etme ile sürat (yarış) arasındaki fark: "Sür'at, bir an önce yapılması gereken şeyi yapmak manasında kullanılır. Acele bir an önce yapılması gerekmeyen şeyi yapmaktır.
 

Kadisiye Savaşı gün ortasında başlamıştı. Savaş bittiğinde namaz vakti girmişti. Fakat müezzin şehit olmuştu. Herkes ezanı kendisi okumak istedi. Bu yüzden neredeyse kılıçlarla birbirlerine gireceklerdi. Bunun üzerine Sad b. Ubade kura çekti ve kura kime çıktıysa ezanı o okudu.
 

Hayırda yarış

Esmaül Hüsna'nın her birinin ayrı tecellisi vardır. Her bir isim bir hazine anahtarı mesabesindedir. el-Evvel isminin tecellisine mazhar kullar Allah'a ﷻ karşı yapacakları kulluk görevinde melekler gibi seri ve atiktirler. Hep ön safta olurlar.

Her işte erken davranmak karlıdır. Hele güne erken başlamak, seherleri değerlendirmek hem Rasulullah'ın ﷺ bereket duasına mazhar olmayı, hem de bir hac bir umre sevabını kazandırır.

Fıkıhta 'Emir fevr içindir' diye bir kural vardır. Verilen emri hemen yapmak, derin bir saygının ve sevginin eseridir. Ertelemek ya o işi, ya da işi vereni önemsememekten ileri gelir.

✦ Teenni ile hareket, her şeyden hayırlıdır. Ahiret ameli ise bundan müstesnadır. Hadis-i Şerif

✦ Vakti çıkmadan namaza, ölüm gelmeden tevbeye acele ediniz. Hadis-i Şerif

✦ Sadaka vermekte acele ediniz. Çünkü bela sadakanın üstünden atlayıp gidemez. Hadis-i Şerif

✧ Hakikatin, hayrın, iyiliğin peşinde koşun.

✧ Her şeyin bir şerefi vardır. İyiliğin şerefi de süratle yapılmasıdır. Hz. Ömer

✧ Dünya gayreti kalbe zulmet, ahiret gayreti gönle bir nurdur. Hz. Osman

✧ Hayat hareket, hareketsizlik ölümdür. İnsan ancak hareketle mutmain olur.

✧ İnandığı şeyi yapan insanın enerjisi asla tükenmez.

✧ Allah insanın mahiyetine Cebrail’i geçme istidadı koymuştur. İnsan himmetini ali tutup yüksek hedeflere doğru yol almalıdır.

✧ Çalışkan, nefsini kiraya veren kimsedir.
 

İşte onlar, sâlihlerdendir.

Salihler Hz. Muhammed'in ﷺ ashabı olup, cennettedirler. Onlar da salihlerle birlikte olanlardır.

Salih; doğru yolda olan, fesat içinde olmayan, faydalı ve yarayışlı demektir. Salih amel; elverişli, faydalı, sağlam, fesat unsuru taşımayan iş, eylem ve aksiyon demektir.

Kur’an-ı Kerim, müminlerin yaptığı doğru, faydalı ve düzgün işlere salih amel adı vermektedir. Bunun tam zıddı olan; yanlış, zararlı ve düzgün olmayan işlere de fasit amel denir.

Salih amel, hem Allah’ın rızasına uygun ameldir. Hem de insanın faydalı, barışa hizmet eden her türlü düşünce, faaliyet ve ibadettir.

Salih kimse kendinden yüksekte olanlara ibret gözüyle bakar, onlara imrenmez. Yoksullara, düşkünlere şefkat gözüyle bakar, kibir gözüyle bakmaz. Müslümanların çoluk çocuklarına sıyanet gözüyle bakar, şehvet gözüyle bakmaz.

Salih kimseler şöhreti, şehveti, dünyayı sevmeyenlerdir.

✧ Beş türlü huy mevcut olmasaydı insanların hepsi salih olurdu: Cehle kanaat getirmek, dünya üzerine haris olmak, artık mal ile cimrilik etmek, amelde riyakarlık, kendi re'yini beğenmek. Hz. Ali

✧ Salihlerin himmeti: Allah'a ﷻ isyan etmeden O’nun razı olduğu işleri yapmaktır.

✧ Bir kul yeryüzünde iyiliği nedeniyle övülürse, gökyüzünde de övülür.

✧ İyi iş nedir? Yaparken ölmekten korkuyor musun, korkmuyor musun? İyi işin ölçüsü budur.

✧ Evliya Vasıfları: Letafetli lisan, güzel ahlak, güler yüz, cömertlik, sehavet-i nefis (itiraz etmemek), mazereti kabul, amme-i mahlukata şefkat.

 

Belagat

 'Allah'a ﷻ ve ahiret gününe iman' cüz, diğer iman esasları kül'dür. (Mecaz-ı Mürsel'den cüz-kül alakası)

 يُؤْمِنُونَ ile يَأْمُرُونَ arasında cinası müzari vardır.

 'İyiliği emreder, kötülükten nehyederler' ikili mukabeledir.

 'Hayırlarda yarışırlar' istiare-i tebaiyedir. Hayır işleri, koşu yapılan bir müsabaka sahasına benzetilmiştir. Hedefe ilk varanın birinci, diğerlerinin de derece sahibi olması gibi, Allah için yapılan amellerde de önce yapmak her zaman daha fazla mükafat kazandırır.

 Delalet-i iltizamiyesi ile, müminin her zaman bir yarıştaki gibi teyakkuzda olması gerektiğini bildirir. Kimse beni geçmesin diye hep gayret içinde olmalıdır.

Yarış için sağlıklı olmak, beslenmeye, uyumaya dikkat etmek gerekir. Mümin de gecesine gündüzüne, yeme içme düzenine dikkat etmelidir. Çok uyuyan veya uykusuz kalan, çok yiyen veya az yiyip güçten düşen iyi bir yarışçı olamaz. Mümin de kendine dikkat etmezse hayır yapma yarışına katılamaz.

 الْاٰخِر ile الْخَيْرَ kelimesi arasında cinas-ı müzariye lahık vardır.

 'İşte onlar salihlerdendir' cümlesinde uzağı gösteren ism-i işaret; faziletlerinin ve derecelerinin yüksekliğini ifade eder.